4 Haziran 2008 Çarşamba

tanrının dizleri ve ellerine

bir musa kıssası okumuştum. musa tur dağına çıkıyor ve diyor ki: ey tanrım benim soframın misafiri ol. tanrıdan söz alıp evine gidiyor. ertesi gün ise mükellef bir sofra hazırlayıp tanrıyı beklemeye başlıyor. tam o sırada bir yoksul, üstü başı perişan bir adam gelip yemek yemek istiyor ama musa adamı sofrasına oturtmuyor.
çünkü sofra mükellef bir tanrı için hazır ya..
hava kararıyor sabah oluyor ama beklediği tanrı bir türlü yemeğe gelmiyor.
ertesi gün yeniden dağa çıkıyor biraz kırgın ve üzgün vaziyette..
tanrıya sesleniyor: neden söz verdin de soframa oturmadın diye...
tanrı da musa'ya diyor ki: ey kulum hani yoksul bir adam gelmiş sofrana oturmak istemişti ya işte o bendim. ama sen beni sofrana almadın.
----
ben bu kıssayı öyle çok severim ki...
tanrının dizlerinin de bu yüzden neresi olduğunu hemen anlayıp sana hemencecik göz kırptım.
çünkü tanrım elimden tut çok yanlınızım ve mutsuzum dediğimde hep birilerini gönderdi ve şevkatle o kişi elimi tuttu.
param bittiğinde bankaya biryerlerden para yattı.
benimle konuşmasını istediğimde de güzel gözlü bir arkadaşımın ağzından ya da özenle yazılmış bir kitabın satır aralarından seslendi.
tanrım şimdi ne yapmalıyım dediğimde cebime hep geceyarılrında olağanüstü güzel mesajlar gönderdi.
elimi tuttuğu da oldu tanrının
ama henüz dizine başımı gümüp ağlamadım. ne yazık!
işte içimde bu hevesi de uyandırdın:
_tanrım ben de dizlerine yatıp ağlamak istiyorum

1 yorum:

gazoz kapağı dedi ki...

benim bildiğim bu incilde geçen bir kıssa. evet onu ben deçok severim. Hatta Tolstoy amca da çok sevmiş olmalı ki bunla ilgili bir hikayesi de var. yaşlı bir ayakkabıcı yarı bodrum bir dükkanda sürekli ayakkabı tamir eder. penceresine baktığında görebildiği tek şey insanları bacakları ve tabii ki ayakkabılarıdır. o bu ayaklara ait yüzleri, ayakkabılarından tahmin etmeye çalışır. Tek isteği ise İsa'nın kendini ziyaret etmesidir. sonra bir gün ayakkabısız yaklar görür camından... Böyle işte, sana gelince, bana ettiğin iltifatları atlayarak - zira onların gerçekliği hakkaten tartışılır- Rabbimin senin ellini tuttuğunu ben de çok kez gördüm. senin ellerin çok güzel. Rabbim güzeli nasıl da seviyor.