8 Ağustos 2008 Cuma

kaybetmek üzerine kötü bir deneme

lisede hocamız güzel ve büyülü cümleler kurarken bazen şöyle derdi: kaybetmekten korkmayın!
o kadar büyülü cümle arasında bu söz sınıfta gelip beni bulur kalbimin bir köşesine yığılırdı.
kaybetmekten korkmamak nasıl bir şey acaba?
---
benim "adımın insanların hizasına" yazıldığını bir ölüm haberiyle öğrendim.
ilk kaybediş öyküsü bu!
bir ölüm daha!
ölüm kadar acıklı bir öykü daha!
---
kaybetmek sanki bizim yaratılış toprağımızı tanrının bir kez daha kalburdan geçirmesi gibi..
daha ufalıyor, daha akıcı, daha yalın oluyor benliğin sanki!
kirlerin kalburun üstünde kalıyor gibi..
değişik bir duygu...
ama sallanırken kalburda canın öyle acıyor ki bu ayrışmayı farketmiyorsun doğal olarak!
bu yüzden de en güzeli zamanı bir ilaç gibi görüp içine gömülmek.
anlatabildim mi?
not....
ayşem geçende bana kaybetmenin büyüsünü içime fısıldıyan hocamı gördüm rüyamda.. yıllar sonra... bana bir elma soyup yarısını verdi.... sonra karşıma oturup yine o derviş edasıyla birşeyler anlattı ama ben hiçbirşeyi anlamak istemeyecek kadar oturduğum sandalyeye uzak tutuyordum ruhumu...
ısrarla!
tuhaf bir durumdu..

1 yorum:

gazoz kapağı dedi ki...

çok fazla şeyin bu dünyaya ait olmadığına inanıyorum. bunlardan biri de senin gördüğün rüyalar. Rüyalarının senden ayrı, kendi düzeninde ilerleyen bir hayatı var gibi. o hayat gerçekten de büyülü. Allah rüylalarını korusun