6 Eylül 2008 Cumartesi

uzağa düşmek

bugün şunu hatırladım..
ben en sıkıntılı zamanlarımda seninle vakit geçiriyordum ve sıkıntılı olduğumu unutacak öyle güzel şeylerden konuşuyorduk ki seninle...
kelimelerden yapılmış bir ırmağın içinde hızla kağıttan sukün gemimiz ilerliyordu...
hiç korkmuyorduk...
suya kendimizi bırakmıştık...
senin yanında kendimi okumak bunu yapmak ruhuma tülden kanatlar takıyordu...
şimdi sustuk...
uzağa düştü yolun...
en son ankara'ya geldiğimde kapınızın önündeki hamakta sallanmış yeşile ve maviye bakarken kendi kendimize sözler dizmiştik inciden...
sonra ben kalktıp metroya bindimm ve bir gün boyunca bir gölün kıyısında sessizce oturdum. akşam olunca da istanbul'a döndüm...
şimdi saatler boyu gözümü diktiğim o gölü hatırladım...
seninle hamakta oturuşumuzu...
içimizde patlayan kelime balonundan saçılanların nasıl bedenimizden çıktıklarını...
bizi orada öyle bıraktıklarını...
hatırlıyorum seni ve seninle ilgili tuhaf zaman aralıklarını...
o aralıklarda nasıl mutsuzluklar prensesi gibi gezerken seni bulduğumu...
gözlerinin içinde saklı çocuğa anlattıklarımı...
bağımlı ruhumu nasıl çözemediğimi...
içimdeki yarayı nasıl karikatürize bir oyuncak yaraya çevirip kendimi ve seni güldürdüğümü...
sözün dümenini fazla çevirmeden kıyıya el sallarsak
hemen sana dönüp demek istiyorum ki
seni çok özlüyorum yaa....

Hiç yorum yok: