4 Ekim 2008 Cumartesi

Benzin istasyonlarındaki amcalar ve çocuklar

Bayram tatilinde otobomille akrabaların evlerine çukulata götürmek kuşkusuz şehir içi otobüslerle hareket etmekten keyifliydi. Bayram dolayısıyla bedava olan otobüslerin içi turşu bastırılan küpler gibi sıkış tıkıştı. Gerçi sahip olduğumuz bu "keyifin" dez avantajlarını da yaşamadık sayılmaz. Özellikle benzin istasyonlarında. Rüzgarın "çap çap" yüzü vurduğu bu istasyonlarda bir el otomobilinize benzin doldururken diğer el hemen kirli olduğu varsayılan camları temizlemeye başlıyor. Bunun neresi rahatsız edici olabilir diye düşünebilirsiniz. Sadece yaşamanız lazım diyebiliyorum. Siz o sıcak arabanın içindeyken, üzerine bol gelen tuhaf bir tulumla on dört yaşındaki çocuk burnunuzun dibinde temizlik yapıyor. Gerçi çocuk olması yine iyi. Bazı istasyonlarda bunu yapan amcaların yaşları kırkla elli arası. Bu temizlik işi yapılırken o kadar yakın duruyorsunuz ki anlatamam. Aramızdaki cam olmasa iki yabancının o denli yakın durması muhtemelen abes kaçar. İşte bu yakınlık içerisinde bu amcalarla çocuklar asla size başını kaldırıp bakmıyor. Eğitimi çok iyi verilmiş eski bir köle gibi. Ayşe Olgun'un - evet senin- asla otomobille mutlu olamayacağını düşündüm birden. Zira lokantalarda servis yapan garsonlara dahi sürekli belli bir eziklik içinde bulunan bir kızı bu tabloda bir yere koyamadım. İşte böyle, hayırlı bayramlar.

Hiç yorum yok: